top of page

Kuzey İspanya'nın masallardan çıkmış köyü: Santillana del Mar (yeme-içme ve gezi rehberi)



Araba ile adım adım Kuzey İspanya gezimizde bugünkü durağımız Santillana del Mar. Burayı sadece iki kelime ile tasvir edeceğim size: Masal gibi. Evet, Santillana del Mar’a ilk gittiğimde gözlerim yerinden uğramıştı birbirinden şirin taş evlere ve küçük sokaklardaki dükkanlara bakayım derken :) Hiç bu kadar güzel bir yer göreceğimi tahmin etmezken adım attığım anda ikinci kez gelmeyi kafama koymuştum bile. Eğer siz de benim gibi kalabalıkların ve bilinen yerlerin dışına çıkıp gerçek İspanya’yı farklı yüzleriyle görmek istiyorsanız okumaya devam edin! (ya da YouTube’daki Santillana del Mar vlogumuza göz atın!)



Santillana del Mar, Cantabria bölgesinde küçücük bir köy aslında. Siz de bizim gibi Bilbao’dan geliyorsanız araba ile bir buçuk saatte buraya ulaşabilirsiniz. Buraya İspanya’da “3 yalanların kasabası” diyorlar çünkü isminin gerçekle hiç alakası yok. Santi “santa”dan geliyor ve aziz(e) demek ama İspanya’nın çoğu şehir ve kasabasının aksine buranın kendine özel bir azizi yok. “Llana” düz demek ama burası düz değil, yokuşlu bir yer. Ve son olarak, “mar” yani deniz olması da bir yalan çünkü burası deniz kıyısında değil. E o zaman neden böyle bir isim verilmiş acaba diye merak ediyorum :)



Santillana’yı 1 saatte dolaşıp bitirebilirsiniz ama eğer benim gibi keyif keyif gezeyim, bu kafede oturayım, şu dükkâna da bakayım deyip bir de üstüne fotoğraf ve video çekeyim, bir de drone uçurayım derseniz bir gece kalmanız gerekir (ki bence kesinlikle kalmalısınız!) Biz köyün merkezinin biraz dışında kalan tarihi bir evde kaldık (La Posada de la Abadia). Bu tarihi ev şu anki sahibine de ailesinden miras kalmış. İçi geleneksel tarzda döşenmiş ve sanki müşteri değil de misafirmişsiniz gibi hissettiriyor. Sahibi de o kadar tatlı ki, eğer sorarsanız size hemen bir harita vererek yemek yemek için ya da köyde yapılabilecek aktiviteler için tavsiyeler vermeye başlayacaktır. Ayrıca daha önce Türkiye’ye seyahat etmiş olduğu için rahatlıkla sohbet edecek konu da bulabilirsiniz :) Bu arada otelde sabahları ufak bir açık büfe şeklinde kahvaltı veriliyor.



Otelden köyün merkezine 5 dakikada yürüyerek ulaşabilirsiniz. Eğer gezilecek tarihi ve turistik bir nokta arıyorsanız Colegiata de Santillana del Mar kilisesine gidebilirsiniz. İ.S. 870 yılında manastır olarak inşa edilen ve 11. yüzyılda kiliseye dönüştürülen bu tarihi mekâna giriş ücretli. Bunun dışında biletle girip gezeceğiniz bir yer yok zaten. Dar, taşlı sokaklarda yürüyüp temiz havanın tadını çıkaracaksınız. Köyün biraz yukarısına doğru yürüyünce midillilerin olduğu bir at çiftliği göreceksiniz. Eğer çocuklarla seyahat ediyorsanız yemyeşil kırlarda midilliye binmek çok hoşlarına gidebilir.


Colegiata de Santillana del Mar

Buraya kadar kendimi zor tuttum, artık yeme içme konusuna dalmak istiyorum!


İlk gittiğimizde sırf çok şirin görünüyor diye seçtiğim, ana meydanda bulunan bir restorana gidip yemeklerden memnun kalmamıştık. O yüzden ikinci gidişimizde otel sahibinin önerdiği bir restorana gitmeye karar verdik ve bu sefer çok memnun kaldık (Cafe Restaurante La Villa). Gittiğinizde menüden herhangi bir şey sipariş verebilirsiniz ama bizim önerimiz “Menu del dia”, yani günün menüsünden seçim yapmanız. Eğer İspanya’daki Menu del dia sistemini bilmiyorsanız buraya tıklayıp detaylıca anlattığım yazıyı okumanızı öneririm. Biz çoğu zaman günlük menüdeki yemeklerden sipariş veriyoruz çünkü böylelikle hem daha doyurucu oluyor, hem de daha hesaplıya geliyor. Ben günlük menüden başlangıç olarak soslu kuşkonmaz almıştım, eşim ise Cocido Montañes aldı. Hayatımda yediğim en lezzetli kuşkonmazdı bence. İçeriğini eşimle çözmeye çalıştık ama tam da çıkaramadık. Eşim de kendi yemeğinden memnun kaldı. Fotoğraflardan da anlayacağınız üzere "başlangıç" tabaklarının neredeyse bir "ana yemekten" farkı yok.


Ana yemek olarak ben “merluza” dedikleri, Türkçesini bilmediğim bir balık aldım (İngilizcesi "hake"miş), eşim ise kıtır kıtır kızarmış şinitzele benzer ama rulo şeklinde bir etli yemek aldı. Balık aşırı sosa bulanmış değildi, çok az bir süslemesi vardı ve çok lezzetliydi. En son tatlı olarak sade cheesecake ve sindirim için Sorbete de limon, yani limonlu dondurmalı ve şampanyalı bir kokteyl aldık (Sorbete de limonu evde 5 dakikada yapabilirsiniz – tarifi için buraya tıklayın!). Bütün yediklerimizden çok memnun kaldık. Dahası ortamı ve çalışanları da mükemmeldi. Giderseniz bizim yerimize de tadını çıkarın!

Santillana del Mar'a gelince yemeniz gereken Cantabria’ya özgü 3 şey var: Sobao (tereyağlı kek), Quesada (peynirli kek) ve Corbata (çıtır çıtır tereyağı ve milföy gibi bir hamurla yapılmış atıştırmalık). Bir pastaneden Sobao veya Quesada aldığınızda yanında süt de ikram ediyorlar, şekeri dengelesin diye (ama biz Türkler baklavalara, künefelere alışkın olduğumuzdan bize vız gelir tabi :) Gördüğünüz gibi bol tereyağı, süt ve peynirin tüketildiği bir yer Cantabria. Benim favorimse Sobao.

Soldaki Queasada, sağdaki Sobao

Santillana del Mar ile ilgili yazacaklarım bu kadar. Üçüncü kez gider miyiz bilmiyorum ama kesinlikle hafızamda yer bırakan bir yer oldu burası. Umarım sizin de seyahat edilecek yerler listenize yeni bir yer eklemeyi başarmışımdır. Eğer yolunuz bir gün Santillana’ya düşerse, düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı ve Instagram’da fotoğraflarınızda bizi etiketlemeyi unutmayın! YouTube’daki Santillana del Mar vlogumuzu da kaçırmayın!


Araba ile adım adım Kuzey İspanya yolculuğumuzun bir sonraki durağı Comillas, Gulpiyuri ve Cangas de Onis olacak. Beklemede kalın!

¡Adios!

ispanya profil yeni.jpg

İyi ki geldiniz!

Eğer İspanya'yı bir Türk ve İspanyol çiftin gözünden görmek istiyorsanız ve İspanyol mutfağı, kültürü, dili, filmleri ve müzikleri ile ilgili fikirlerimizi merak ediyorsanız, sizin de sevdiğiniz ve hayatınızı paylaşmak istediğiniz kişi yabancıysa, hayatta bizimkine benzer yollardan geçtiyseniz doğru yerdesiniz. Bu blog sizin için :) 

Yeni yazılarımız posta kutunuza gelsin!

Teşekkürler!

  • Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Pinterest
bottom of page